el-iḵṡâṡ ~ اَلْإِقْصَاصُ

Kamus-ı Muhit - الإقصاص maddesi

اَلْإِقْصَاصُ [el-iḵṡâṡ] (hemzenin kesriyle) Bu dahi koyunun yâhûd kısrağın gebeliği belli olmak, ʹalâ-kavlin kösnüklüğü gidip gebe olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَصَّتِ الشَّاةُ أَوِ الْفَرَسُ إِذَا اسْتَبَانَ حَمْلُهَا أَوْ ذَهَبَ وِدَاقُهَا وَحَمَلَتْ وَهِيَ مُقِصٌّ مِنْ مَقَاصَّ Ve deve kısmı pek zebûnluğundan yerinden kımıldayamaz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَصَّ الْبَعِيرُ هُزَالاً إِذَا صَارَ لاَ يَسْتَطِيعُ أَنْ يَنْبَعِثَ Ve kâtili yâhûd cârihi kısâs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَصَّ الْأَمِيرُ فُلاَنًا مِنْ فُلاَنٍ إِذَا اقْتَصَّ لَهُ مِنْهُ فَجَرَحَهُ مِثْلَ جَرْحِهِ أَوْ قَتَلَهُ قَوَدًا Ve yer قَصِيصٌ [ḵâṡîṡ] dedikleri nebât bitirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَقَصَّتِ الْأَرْضُ إِذَا انْبَتَتِ الْقَصِيصَ

Vankulu Lugatı - الإقصاص maddesi

اَلْإِقْصَاصُ [el-iḵṡâṡ] قِصَاصٌ [ḵiṡâṡ] etmek; yukâlu: أَقَصَّ الْأَمِيرُ فُلَانًا مِنْ فُلَانٍ Yaʹnî filân kimseyi kısâs etti, filân için yâ katʹ etmek cihetiyle yâ katl etmek haysiyyetiyle. Ve karîb etmeğe dahi derler; yukâlu: ضَرَبَهُ حَتَّى أَقَصَّهُ مِنَ الْمَوْتِ Ve karîb olmağa da derler; yukâlu: ضَرَبَهُ حَتَّى أَقَصَّهُ الْمَوْتُ بِمَعْنَى قَصَّهُ Ve maʹnâ-yı ahîr Ferrâ rivâyeti üzeredir. Ve

إِقْصَاصٌ [iḵṡâṡ] Yer قَصِيصٌ [ḵaṡîṡ] dedikleri otu bitirmeğe de derler; yukâlu: أَقَصَّتِ الْأَرْضُ إِذَا أَنْبَتَتْهُ Ve

إِقْصَاصٌ [iḵṡâṡ] Koyun yâhûd at hâmile olmağa da derler; yukâlu: أَقَصَّتِ الشَّاةُ إِذَا اسْتَبَانَ حَمْلُهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı