nekîšet ~ نَكِيثَةٌ

Kamus-ı Muhit - نكيثة maddesi

اَلنَّكِيثَةُ [en-nekîšamp;et] (خَبِيثَةٌ [ḣabîšamp;et] vezninde) Nefs-i nâtıkaya ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ شَدِيدُ النَّكِيثَةِ أَيِ النَّفْسِ Ve vaʹd ve kelâm ve ʹahd makûlesinde olan hulf ve hilâf hâletine ıtlâk olunur; yukâlu: قَالَ قَوْلاً لاَ نَكِيثَةَ فِيهِ أَيْ لاَ خُلْفَ Ve tâkat ve makdûrun nihâyetine ıtlâk olunur; yukâlu: صَرَفَ فِيهِ نَكِيثَتَهُ أَيْ أَقْصَى مَجْهُودِهِ Asl نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] üzülüp bozulan nesneye denmekle maʹânî-i mezbûre bundan me΄hûzdur. Ve

نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] Şol hutta-i saʹbeye yaʹnî emr-i ʹazîme ve müşkile ıtlâk olunur ki muʹâhed olan cemâʹat o bâbda ʹahd ve peymânlarını neks ve nakz edeler olalar; yukâlu: وَقَعُوا فِي النَّكِيثَةِ أَيْ فِي الْخُطَّةِ الصَّعْبَةِ الَّتِي تَنَاكَثُوا فِيهَا الْعُهُودَ Ve

نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] Tabîʹat ve seciyyeye ıtlâk olunur. Ve zor ve kuvvet maʹnâsına istiʹmâl olunur.

Vankulu Lugatı - نكيثة maddesi

اَلنَّكِيثَةُ [en-nekîšamp;et] (nûn’un fethi ve kâf’ın kesriyle) Ulu iş, emr-i ʹazîm maʹnâsına; yukâlu: هَذِهِ نَكِيثَةٌ أَيْ خُطَّةٌ صَعْبَةٌ يَنْكُثُ فِيهَا الْقَوْمُ أَيْ يَنْقُضُ الْعَهْدَ Ve خُطَّةٌ [ḣuṯṯat] ḣâ’nın zammıyla ve ṯâ’nın teşdîdiyle emr-i ʹazîm demek olur. Ve

نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] Bir kimsenin nefsine dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ شَدِيدُ النَّكِيثَةِ أَيِ النَّفْسِ Ve

نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] Bir nesnede olan makdûrun nihâyetine derler; yukâlu: بَلَغَ فُلَانٌ نَكِيثَةَ بَعِيرِهِ أَيْ أَقْصَى مَجْهُودِهِ فِي السَّيْرِ Ve

نَكِيثَةٌ [nekîšamp;et] Kizbe ve hilf-i vaʹde dahi derler; yukâlu: قَالَ فُلَانٌ قَوْلًا لَا نَكِيثَةَ فِيهِ أَيْ لَا خُلْفَ فِيهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı