اَلْإِرْحَابُ [el-irḩâb] (إِكْرَامٌ [ikrâm] vezninde) Lâzım ve müteʹaddî olur, bol olmak ve bolaltmak maʹnâlarına; yukâlu: أَرْحَبَ الْمَكَانُ إِذَا اتَّسَعَ ve yukâlu: أَرْحَبهُ أَيْ وسَّعَهُ ve
أَرحِبْ [erḩib] أَرحِبي [erḩibî] (أَكْرِمْ [ekrim] أَكْرِمِي [ekrimî] veznlerinde ki emr-i hâzırlardır) At kısmını zecr ve âzâr mevkiʹinde tekellüm olunur. Evvelki erkeğe, ikinci kısrağa mahsûstur, “Öte git, gen yerde dur, alarga” makâmındadır.
اَلْإِرْحَابُ [el-irḩâb] (hemzenin kesriyle) Bi-maʹnâ اَلرَّحَابَة [er-reḩâbet]; yukâlu: أَرْحَبَتِ الدَّارُ أَيِ اتَّسَعَتْ Baʹzılar eyitti: “أَرَحُبَكُمُ الدُّخُولُ فِي طَاعَةِ الْكِرْمَانِيِّ” kavli şâzzdır, yaʹnî رَحُبَ müteʹaddî istiʹmâl olunmak kıyâsa muhâliftir; zîrâ efʹâl-i sahîhadan فَعُلَ zamm-ı ʹayn ile müteʹaddî gelmemiştir, illâ mezbûr. Ve
إِرْحَابٌ [irḩâb] Vâsiʹ kılmak; yukâlu: أَرْحَبْتُ الشَّيْءَ أَيْ وَسَّعْتُهُ Kâle’l-Ḩaccâc hîne kutile İbnu’l-Ḵirriyye: “أَرْحِبْ يَا غُلَامُ جُرْحَهُ” Ve zecr maʹnâsına dahi istiʹmâl olunur, nitekim atı zecr ettiklerinde أَرْحِبْ ve أَرْحِبِي derler; ey: تَوَسَّعِي وَتَبَاعَدِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı