el-irticâl ~ اَلْإِرْتِجَالُ

Kamus-ı Muhit - الإرتجال maddesi

اَلْإِرْتِجَالُ [el-irticâl] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) تَرَجُّلٌ [tereccul] gibi çakmağı ayakları altına vazʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَجَلَ الزَّنْدَ إِذَا وَضَعَهُ تَحْتَ رِجْلَيْهِ Aʹrâb tâ΄ifesi çakmağı ağaçtan ittihâz eylemeleriyle yukarıya geleni eliyle tutup aşağısını ayağı altına vazʹ ederek çakarlar. Ve

إِرْتِجَالٌ [irticâl] Koyun makûlesi hayvânın ayaklarını bağlamak, ʹalâ-kavlin baʹde’z-zebh ayaklarından asmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَجَلَ الشَّاةَ إِذَا عَقَلَهَا بِرِجْلَيْهَا أَوْ عَلَّقَهَا بِرِجْلِهَا Ve sözü bi’l-bedâhe söylemek maʹnâsınadır ki fikr ve tertîb eylemeksizin defʹî söylemekten ʹibârettir, öylesi adama hâzır-cevâb taʹbîr olunur, gûyâ ki yerinden hareket yâhûd kuʹûd etmeksizin râcilen yaʹnî kâ΄imen söylemiş olur, bilâ-faysal demekten kinâyedir; yukâlu: إِرْتَجَلَ الْكَلَامَ إِذَا تَكَلَّمَ بِهِ مِنْ غَيْرِ أَنْ يُهَيِّئَهُ Ve bir adam hod-re΄ylik edip bir kimse ile meşveretsiz ve istirşâdsız ʹamel eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَجَلَ بِرَأْيِهِ إِذَا انْفَرَدَ ve minhu yukâlu: أَمْرُكَ مَا ارْتَجَلْتَ أَيْ مَا اسْتَبْدَدْتَ فِيهِ بِرَأْيِكَ Ve at eşkin ile yorga beyninde nakıllamak maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَجَلَ الْفَرَسُ إِذَا رَاوَحَ بَيْنَ الْعَنَقِ وَالْهَمْلَجَةِ Ve kazanda taʹâm tabh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِرْتَجَلَ الطَّبَّاخُ إِذَا طَبَخَ الطَّعَامَ فِي الْمِرْجَلِ

Vankulu Lugatı - الإرتجال maddesi

اَلْإِرْتِجَالُ [el-irticâl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bir kimseyi ayağından tutmak; tekûlu: إِرْتَجَلْتُ الرَّجُلَ إِذَا أَخَذْتَهُ بِرِجْلِهِ Ve

إِرْتِجَالٌ [irticâl] Hutbeyi yâhûd şiʹri bedîheten îrâd etmek, onu mukaddemâ ihzâr etmeksizin. Ve

إِرْتِجَالٌ [irticâl] At eşmekle yorgalamağı birbirine halt edip gâh ondan ve gâh bundan ihdâs etmeğe dahi derler; yukâlu: إِرْتَجَلَ الْفَرَسُ إِذَا خَلَطَ الْعَنَقَ بِشَيْءٍ مِنَ الْهَمْلَجَةِ فَرَاوَحَ بَيْنَ شَيْءٍ مِنْ هَذَا وَشَيْءٍ مِنْ هَذَا Ve عَنَقٌ [ʹanaḵ] fethateynle düz yürümek ve هَمْلَجَةٌ [hemlecet] yorgalamaktır. Ve مُرَاوَحَةٌ [murâveḩat] râ΄ ve ḩâ΄-i mühemeteynle iki nesneden gâh bundan ve gâh ondan işlemek. Ve

إِرْتِجَالٌ [irticâl] Çekirgeden bir bölüğü cemʹ etmeğe dahi derler, pişirmek için; yukâlu: إِرْتَجَلَ فُلَانٌ إِذَا جَمَعَ قِطْعَةً مِنَ الْجَرَادِ لِيَشْوِيَهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı