اَلْإِرْمَالُ [el-irmâl] (hemzenin kesriyle) رَمْلٌ [reml] maʹnâsına; yukâlu: أَرْمَلَ النَّسْجَ وَالسَّرِيرَ بِمَعْنَى رَمَلَهُ Ve bir adamın zâd ve tûşe ve nafakası tükenip bî-zâd u nevâ kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْمَلَ الْقَوْمُ إِذَا نَفَدَ زَادُهُمْ Ve bu maʹnâda müteʹaddî olur; yukâlu: أَرْمَلُوا الزَّادَ إِذَا أَنْفَدُوهُ Ve ip makûlesi nesneyi uzatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْمَلَ الْحَبْلَ إِذَا طَوَّلَهُ Ve bir nesne kana bulanmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْمَلَ السَّهْمُ إِذَا تَلَطَّخَ بِالدَّمِ Ve hatun dul olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْمَلَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا صَارَتْ أَرْمَلَةً
اَلْإِرْمَالُ [el-irmâl] (hemzenin kesriyle) ʹAvretin eri ölmek; yukâlu: أَرْمَلَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا مَاتَ عَنْهَا زَوْجُهَا Ve
إِرْمَالٌ [irmâl] Hasîr dokumağa dahi derler; tekûlu: أَرْمَلْتُ الْحَصِيرُ إِذَا سَفَفْتَهُ Ve
إِرْمَالٌ [irmâl] Tahtın oturağına yâ ipten yâhûd nevârdan bir nesne örmeğe dahi derler, nitekim baʹzı kürsîlere dahi örerler; yukâlu: أَرْمَلَ سَرِيرَهُ إِذَا رَمَلَ شَرِيطًا أَوْ غَيْرَهُ فَجَعَلَهُ ظَهْرًا لَهُ Ve شَرِيطٌ [şerîṯ] hurmâ yaprağından bükülen ipe derler, nitekim el-ân mürûr etti. Ve
إِرْمَالٌ [irmâl] Kavmin zâdı tükenmeğe dahi derler; yukâlu: أَرْمَلَ الْقَوْمُ إِذَا نَفِدَ زَادُهُمْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı