et-taḩlîḵ ~ اَلتَّحْلِيقُ

Kamus-ı Muhit - التحليق maddesi

اَلتَّحْلِيقُ [et-taḩlîḵ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi tırâş eylemek maʹnâsınadır, lâkin binâsı teksîr içindir; yukâlu: حَلَّقَ رَأْسَهُ بِمَعْنَى حَلَقَ Ve hurmâ koruğu حُلْقَانٌ [ḩulḵân] olmak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: حَلَّقَ الْبُسْرُ إِذَا صَارَ حُلْقَانًا Ve kuş havâlanıp yüksekten uçmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّقَ الطَّائِرُ إِذَا ارْتَفَعَ فِي طَيَرَانِهِ Ve hayvânın memesinin sütü yukarı ağmak yaʹnî çekilip bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّقَ ضَرْعُ النَّاقَةِ إِذَا ارْتَفَعَ Ve davarın zebûnluktan gözleri içeri batıp çukurlanmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki halka halka olur; yukâlu: حَلَّقَتْ عُيُونُ الْإِبِلِ إِذَا غَارَتْ Ve ay ağıllanmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki halka tarzında olur; yukâlu: حَلَّقَ الْقَمَرُ إِذَا صَارَتْ حَوْلَهُ دَوَّارَةٌ Ve kevkeb derece-i irtifâʹa varmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّقَ النَّجْمُ إِذَا ارْتَفَعَ Ve bir adama bir nesne atmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّقَ بِالشَّيْءِ إِلَيْهِ إِذَا رَمَى بِهِ Ve bir nesne karnı kabartıp şişirmek maʹnâsınadır; tekûlu: شَرِبْتُ صُوَاحًا فَحَلَّقَ بِي أَيْ نَفَخَ بَطْنِي

Vankulu Lugatı - التحليق maddesi

اَلتَّحْلِيقُ [et-taḩlîḵ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Kezâlik baş tırâş etmek; yukâlu: حَلَّقَ رَأْسَهُ شُدِّدَ لِلْكَثْرَةِ Ve

تَحْلِيقٌ [taḩlîḵ] Kuş uçarken yükselmeğe dahi derler. Ve

حَلْقٌ [ḩalḵ] Keçinin tüyün kesmeğe dahi derler; yukâlu: حَلَقَ مَعْزَهُ وَلَا يُقَالُ جَزَّهُ إِلَّا فِي الضَّأْنِ Ve Ebû Zeyd eyitti: عَنْزٌ مَحْلُوقَةٌ وَشَعْرٌ حَلِيقٌ وَلِحْيَةٌ حَلِيقٌ dahi derler; وَلَا يُقَالُ حَلِيقَةٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı