اَلْحَوْلُ [el-ḩavl] ve
اَلْحَيْلُ [el-ḩayl] (ḩâ’ların fethiyle) ve
اَلْحِوَلُ [el-ḩivel] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) ve
اَلْحَوْلَةُ [el-ḩavlet] (صَوْلَةٌ [ṡavlet] vezninde) ve
اَلْحِيلَةُ [el-ḩîlet] (ḩâ’nın kesriyle ki aslı حِوْلَةٌ idi) ve
اَلْحَوِيلُ [el-ḩavîl] (عَوِيلٌ [ʹavîl] vezninde) ve
اَلْمَحَالُ [el-meḩâl] ve
اَلْمَحَالَةُ [el-meḩâlet] (mîm’lerin fethiyle) ve
اَلْإِحْتِيَالُ [el-iḩtiyâl] ve
اَلتَّحَوُّلُ [et-teḩavvul] ve
اَلتَّحَيُّلُ [et-teḩayyul] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] veznlerinde) Umûr ve mesâlihin tasarruf ve idâresinde hazâkat ve cevdet-i fikr ü nazar ve kudret maʹnâsınadır ki taklîb-i fikr-i sâ΄ib lâzimesidir. Istılâhımızda “hîle” fend ve mekr ve dubara makâmında istiʹmâli bundan baʹîd değildir, bunun lâzımı gibidir. Mü΄ellif إِحْتِيَالٌ [iḩtiyâl] ile تَحَوُّلٌ [teḩavvul] ve تَحَيُّلٌ [teḩayyul]ü ittirâden mezc eylemiştir. حِيلَةٌ [ḩîlet]in cemʹi حِوَلٌ [ḩivel] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde aslı üzere ve حِيَلٌ [ḩiyel gelir, yine عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve حِيَلَاتٌ [ḩiyelât] gelir, عِنَبَاتٌ [ʹinebât] vezninde; yukâlu: فُلَانٌ ذُو حَوْلٍ وَحَيْلٍ وَحِوَلٍ وَحَوْلَةٍ وَحِيلَةٍ وَحَوِيلٍ وَمَحَالٍ وَمَحَالَةٍ وَاحْتِيَالٍ وَتَحَوُّلٍ وَتَحَيُّلٍ أَيْ ذُو حِذْقٍ وَجَوْدَةِ نَظَرٍ وَقُدْرَةٍ عَلَى التَّصَرُّفِ Ve
حِوَلٌ [ḩivel] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) İsmdir, zevâl ve intikâl maʹnâsına; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا﴾ Ve
حِوَلُ الدَّهْرِ [ḩivelu’d-dehr] Zamânın tekâlîb ve ʹacâyibine ıtlâk olunur. Ve
حِوَلٌ [ḩivel] Şol hendeğe denir ki ona serâpâ hurmâ ağaçları dikerler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı