et-taḩnâž ~ اَلتَّحْنَاذُ

Kamus-ı Muhit - التحناذ maddesi

اَلْحَنْذُ [el-ḩanž] (ḩâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve

اَلتَّحْنَاذُ [et-taḩnâž] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Koyun ve kuzu ve buzağı makûlesini biryân edip kemâl üzere nuzc bulmak için üzerine kızgın taşlar vazʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَنَذَ الشَّاةَ حَنْذًا وَتَحْنَاذًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَوَاهَا وَجَعَلَ فَوْقَهَا حِجَارَةً مُحْمَاةً لِتُنْضِجَهَا Mü΄ellif burada ʹibâre-i mersûme ile tefsîr eylemekle öylece terceme olundu. Lâkin Baṡâ΄ir’de beyânına göre iki büyük kızgın taşlar aralığında taşları değişerek ve biryânı çevirerek biryân eylemekten ʹibârettir. Ve taşların vazʹı biryânın lüzûceti munsabb olmak içindir. Ve bu, maʹnâ-yı âtîden me΄hûzdur. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿فَجَاءَ بِعِجْلٍ حَنِيذٍ﴾ أَيْ مَشْوِيٍّ بَيْنَ حَجَرَيْنِ وَإِنَّمَا يُفْعَلُ ذَلِكَ لِيَتَصَبَّبَ عَنْهُ اللُّزُوجَةُ الَّتِى فِيهِ وَهُوَ مِنْ قَوْلِهِمْ حَنَذْتُ الْفَرَسَ Ve kâle’l-Beyḋâvî: اَلْحَنِيذُ اَلْمَشْوِيُّ بِالرَّضْفِ وَقِيلَ اَلَّذِي يَقْطُرُ وَدَكُهُ Mü΄ellif Baṡâ΄ir’de vech-i mezkûr üzere kavleyni maʹnâ-yı vâhid olmak üzere cemʹ eylemiştir. Ve sâhib-i Esâs maʹnâ-yı mezkûru mevzûʹun-leh ve maʹnâ-yı âtîyi mecâz ʹadd eylemiştir. Bu biryânın hülâsa-i tarîki budur ki bir fırın yâ tennûr yapıp içinde âteş îkâd ve üzerine taşlar vazʹ ve biryânı onun üzerine ve biryânın üzerine kezâlik kızgın kızgın taşlar vazʹ ederler. İntehâ. Ve

حَنِيذٌ [ḩanîž] Atı bir yâ iki baş seğirttikten sonra terlemek için güneşe karşı üzerine çul örtmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَنَذَ الْفَرَسَ إِذَا رَكَضَهُ وَأَعْدَاهُ شَوْطًا أَوْ شَوْطَيْنِ ثُمَّ ظَاهَرَ عَلَيْهِ الْجِلاَلَ فِي الشَّمْسِ لِيَعْرَقَ Ve yola giden adamı güneş yakıp kavurmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: حَنَذَتِ الشَّمْسُ الْمُسَافِرَ إِذَا أَحْرَقَتْهُ وَصَهَرَتْهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı