اَلتَّحَيُّرُ [et-teḩayyur] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bu dahi حَيْرَةٌ [ḩayret] gibi hayrân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَحَيَّرَ الرَّجُلُ بِمَعْنَى حَارَ Ve su bir yerde irkilip beri öte çalkanıp dönmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَحَيَّرَ الْمَاءُ إِذَا دَارَ وَاجْتَمَعَ Ve bir mahal su ile dopdolu olmak maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki bir tarafa cereyânı bilmez olur; yukâlu: تَحَيَّرَ الْمَكَانُ بِالْمَاءِ إِذَا امْتَلَأَ Ve delikanlının civânlığı gâyet ve kemâle resîde olmakla aʹzâ΄ ve endâmında katʹâ noksân şâ΄ibesi kalmayıp tâmmü’ş-şebâb olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَحَيَّرَ الشَّبَابُ إِذَا تَمَّ آخِذًا مِنَ الْجَسَدِ كُلَّ مَأْخَذٍ يَعْنِي امْتَلَأَ وَبَلَغَ الْغَايَةَ وَتَمَّ جَسَدُهُ Ve havâ yüzünde sehâb bir tarafa teveccüh eylemeyip olduğu yerde durmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَحَيَّرَ السَّحَابُ إِذَا لَمْ يَتَّجِهْ جِهَةً Ve kap bir nesne ile dopdolu olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَحَيَّرَتِ الْجَفْنَةُ إِذَا امْتَلَأَتْ دَسِمًا وَطَعَامًا
اَلتَّحْيِيرُ [et-taḩyîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Mütehayyir kılmak. Ve
اَلتَّحَيُّرُ [et-teḩayyur] (fethateynle ve yâ’nın zammı ve teşdîdiyle) Mütehayyir olmak; yukâlu: حَيَّرْتُهُ فَتَحَيَّرَ Ve
تَحَيَّرٌ [teḩayyur] Suyun bir yere cemʹ olup devr etmesi. Ve mekân suyla dolmağa dahi derler; yukâlu: تَحَيَّرَ الْمَكَانُ بِالْمَاءِ إِذَا امْتَلَأَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı