اَلْأَطِيطُ [el-eṯîṯ] (hemzenin fethiyle) Semer makûlesi nesne gıcırdamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَطَّ الرَّحْلُ وَنَحْوُهُ أَطِيطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَوَّتَ Ve deve yorgunluktan yâhûd yavrusuna ârzûdan yâ düşkünlükten inlemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَطَّتِ الْإِبِلُ إِذَا أَنَّتْ تَعَبًا أَوْ حَنِينًا أَوْ رَزَمَةً Ve bir kimseye karâbet damarı hareket edip rikkat ve mihrübânlık eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: أَطَّتْ لَهُ رَحِمِي أَيْ رَقَّتْ وَتَحَرَّكَتْ Burada رَحِمٌ [raḩim] karâbet maʹnâsınadır. Ve
أَطِيطٌ [eṯîṯ] Açlığa denir; yukâlu: أَخَذَهُ الْأَطِيطُ أَيِ الْجُوعُ Ve semerin gıcırtısına ve bî-tâblıktan devenin iniltisine denir. Ve ağır yükten nâşî arka kemiklerinin çıtırtısına ve açlıktan karnın guruldayıp ötmesine denir. Ve
أَطِيطٌ [Eṯîṯ] Bir dağın adıdır.
اَلْأَطِيطُ [el-eṯîṯ] (hemzenin fethi ve ṯâ’nın kesri ve meddiyle) Devenin sıklet-i hamlden olan âvâzı ve deve pâlânının âvâzı ki sıklet-i hamlden hâsıl olur; yukâlu: لَا آتِيكَ مَا أَطَّتِ الْإِبِلُ Ve
أَطِيطٌ [eṯîṯ] Açlıktan karın ötmeğe dahi derler. Ve deve yavrusu âvâz vermeğe de derler, vâlidesin ve yoldaşın taleb ettikte.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı