اَلْأَعَارِيضُ [el-aʹârîḋ (hemzenin fethi ve râ’nın kesriyle) Cemʹi ʹalâ-gayri’l-kıyâs, güyâ ki إِعْرِيضٌ [iʹrîḋ] cemʹ olunmuştur. Ve eger dilersen أعارض [eʹâriḋ] dersin yâ’nın hazfiyle. Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Dağda olan yola dahi derler. Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Mekke-i müşerrefe ve Medîne-i münevvereye ve bunların etrâfına dahi derler; yukâlu: اُسْتُعْمِلَ فُلَانٌ عَلَى الْعَرُوضِ إِذَا صَارَ عَامِلًا فِيهِ Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Şol deveye derler ki otlak bulmasa diken otlaya. Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Fehvâ-yı kelâma dahi derler; yukâlu: عَرَفْتُ ذَلِكَ فِي عَرُوضِ كَلَامِهِ أَيْ فِي فَحْوَى كَلَامِهِ وَمَعْنَاهُ Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Şol mekâna derler ki sana arkırı gele, kaçan ondan yana seyr etsen. Ve
عَرُوضٌ [ʹarûḋ] Sâhib maʹnâsına da gelir; ve minhu kavluhum: فُلَانٌ رَكُوضٌ بِلَا عَرُوضٍ أَيْ بِلَا حَاجَةٍ عَرَضَتْ Ve رَكُوضٌ [rekûḋ] râ’nın fethiyle yelici maʹnâsınadır yaʹnî beyhûde yelicidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı