اَلْإِعْتِتَابُ [el-iʹtitâb] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir nesneden fârig ve munsarıf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَتَبَ عَنْهُ أَيِ انْصَرَفَ Ve bulunduğu emr ve hâletten bir âher emr ve hâlete rücûʹ ve tahavvül kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَتَبَ فُلاَنٌ إِذَا رَجَعَ عَنْ أَمْرٍ كَانَ فِيهِ إِلَى غَيْرِهِ Ve yolda dağı salıvermeyip dağdan ayrılmayarak gitmek maʹnâsınadır, yoldan sapmak endîşesine mebnî ederler; yukâlu: إِعْتَتَبَ مِنَ الْجَبَلِ إِذَا رَكِبَهُ وَلَمْ يَنْبُ عَنْهُ Ve yolun âsân ve sehl olanını boşlayıp sarp ve yokuş olanına sülûk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَتَبَ الطَّرِيقَ إِذَا تَرَكَ سَهْلَهُ وَأَخَذَ فِي وَعْرِهِ Ve bir işte muʹtedilâne vasatü’l-hâle riʹâyet eylemek maʹnâsınadır ki ifrât ve tefrîtten ictinâbla olmakla râst ve dürüst ʹamel eder; yukâlu: إِعْتَتَبَ فُلاَنٌ إِذَا قَصَدَ فِي اْلأَمْرِ
اَلْإِعْتِتَابُ [el-iʹtitâb] (hemzenin kesriyle إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezni üzere) Bir nesneden rücûʹ etmek. Ve yolun âsânın koyup sarpına gitmek; yukâlu: إِعْتَتَبَ الطَّرِيقَ إِذَا تَرَكَ سَهْلَهُ وَأَخَذَ فِي وَعْرِهِ Ve وَعْرٌ [vaʹr] vâv’ın fethi ve ʹayn-ı mühmelenin sükûnuyla sarp olan yer, zemîn-i dürüşt maʹnâsına. Ve kasd etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: إِعْتَتَبَ أَيْ قَصَدَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı