اَلْإِطَارَةُ [el-iṯâret] (hemzenin kesriyle) ve
اَلتَّطْيِيرُ [et-ṯaṯyîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Uçurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَطَارَ الْغُرَابَ وَطَيَّرَهُ إِذَا طَارَ بِهِ Ve mâlı tevzîʹ ve taksîm eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَطَارَ الْمَالَ وَطَيَّرَهُ إِذَا قَسَمَهُ Ve
تَطْيِيرٌ [taṯyîr] Buğur deve aştığı nâkaların mecmûʹunu gebe kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: طَيَّرَ الْفَحْلُ الْإِبِلَ إِذَا أَلْقَحَهَا كُلَّهَا
اَلْإِطَارَةُ [el-iṯâret] (hemzenin kesriyle) Uçurmak. Ve
اَلتَّطْيِيرُ [et-taṯyîr] ve
اَلْمُطَايَرَةُ [el-muṯâyeret] Bi-maʹnâhu; yukâlu: أَطَارَهُ غَيْرُهُ وَطَيَّرَهُ وَطَايَرَهُ Ve ʹArabların durûb-ı emsâlindendir bu ki ucuzluk zamânında ve hayrın kesreti hîninde: “هُمْ فِي شَيْءٍ لَا يَطِيرُ غُرَابُهُ” derler, yaʹnî هُمْ فِي بَرَكَةٍ وَخِصْبٍ Ve أُطِيرَ الْغُرَابُ فَهُوَ مُطَارٌ dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı